Kozi

TransEarth / DünyaKazan’ın
Dördüncü Bacağı Kozi.

Avustralia – Outback seyahatimizde onunla olacağız.

2005 model Ultimate Camper marka bir Camper Trailer.
Özelliği her türlü Off-road zeminde ve şartta gidebilir ve kullanılabilir olması.
Australia’nın zorlu doğa şartları için üretilmiş

Benzerlerinin içinde en iyilerinden.
% 100 dust ve water proof.

Basic olmak kaydıyla
Buzdolabı, ocak, seyyar tuvalet, oturma gurubu, masa, müzik ile beraber
3 kişilik king size bir yatağımız var.
10 dakikada açılıp, 10 dakikada kapanacakmış inşallah.

Kozi ile hedefimiz,
Australia’nın benzersiz iç bölgelerini keşfetmek.

KOZI Fotolar

Australia:

Hem ada, Hem kıta, Hem ülke.

Dünya’da tek.

Avrupa kıtasından pek az küçük.

22 milyon nüfus.

% 80’i kıyı bölgelerinde yaşıyor.

Büyük şehirleri çıkarırsan ortalıkta kimse yok.

Doğu kıyısı küçük bir Amerika.

İçerilere doğru işler değişiyor.

Kuzey tropikal, güney doğu dağlık

Güney Batı’da yüksek ormanlar

Güney uçsuz bucaksız düzlük

İç kısımlar outback, genellikle çöl şartları

Araba ile seyahat ederken iki onemli konu var ki,

Normal şartlarda önemsemediğimiz:

Su ve yakıt.

Uzun yola çıkmadan mutlaka araştırmak lazım

Bin km boyunca su ve yakıt ikmali yapamayabilir,

Tek insana rastlayamayabilir mişiz.

4×4 sürüş icin bulunmaz bir ülke.

Neredeyse bütün ekipman bu ülke/kıta şartları için yaratılmış.

En büyük firmalar burada.

Perth’de uçaktan indik. Ve KOZİ ile tanıştık.

Camper Trailerimizi önce yadırgadık.

Sonra alıştık ve çok sevdik.

Çekirdek misali çıt açılsın.

Pıt kapansın.

Biraz turistik bir gezi ile birbirimizi yakından tanıma amacındayız.

Şubat ayı yazın ortası

Hava 40 derece.

O zaman güneye daha serinlere gidelim.

Perth 1,5 milyon nüfusu ile

Batı  Australia’nın en büyük şehri ve başkenti.

Büyük şehirleri kısa geçmek lazım.

Yiyecek alışverişi, çabuk bir tur, biraz fotoğraf.

Güneye doğru Mandurah,  Busselton

Yallingup tatil kasabaları.

Kum, okyanus, güneş

Margaret River ise Şarap bölgesi

Cabarnet Sauvignon ve Chardonnay

Şarap tadımları

Yüksek Karri ağaçları

Augusta, iki okyanusun birleştiği nokta.

Indian Ocean ve Southern Ocean.

Pemberton, Albany, Bremer Bay.

Kumsallar, ondüle toprak yollar, kangurular.

43 derece ile 17 derece arasında değişen iklim şartları.

Biraz turistik, biraz yerel, alışma gezisi.

Sonrasında outback var.

Zorlu şartlar var.

Nesrin – Kemal

Western Australia Fotolar

02.08.2014 Northern Territory, Top End (Australia)

Uzun bir aradan sonra Kozi ile tekrar yollardayız.
Hani şu Pınar’ın çekirdek dediği Off-Road camper trailer’imizle.
Avustralya’nın en kuzeyine, Darwin’e uçtuk.
Bu sefer yolumuz tropiklerde başlayıp, Avustralya’nın Outback’ine devam edecek.
Temmuz- Ağustos, Güney Yarımküre’de kış mevsimi.
Ama 12-15 derece Güney enlemlerinde, yani tropik bölgedeyiz.
Isı 30-35 derece Celsius arasında oynuyor. Rutubet oranı yüksek değil.
Geceleri rutubetle birlikte sinek türü mahlukatın oranı da artıyor.
Burada aslında mevsimler ıslak ve kuru diye ikiye ayrılıyor.
Biz kuru mevsimde geldik.
Islak mevsimde meşhur Muson yağmurları hareket imkanını oldukça kısıtlıyor.

Darwin şehri, II. Dünya savaşında Japon’ların pekçok saldırısına maruz kalmış.
Kuzeyden başlayarak Avustralya’yı işgal etmek istemişler.
Ama buralılar, ülkelerini ve kıt’alarını korumayı becermişler.

Önce World Heritage Site Kakadu Milli Park’ını gezdik.
Zıplayan ve tekneye atlamak üzere olan timsahlarla yakın temastaydık.
Nehir geçişlerinde arabanın kapısının hemen dışındaydılar.
Estuarine’ler tuzlu su timsahları.

Insanlara mutlaka saldırır ve yerlermiş.
Tatlı su timsahları ise insanları tehdit olarak gördüklerinde saldırırlarmış.
Ben hala inanıyorum ki, doğada hiçbir canlı, tehdit altında olmadıkça ve
Ölüm derecesinde aç olmadıkça insanlara saldırmaz.
Ama bunu kanıtlamak için canımı feda etmek durumunda kalabilirim.
Hiç öyle bir niyetim olmadığı için bu teorim benimle yaşlanacak anlaşılan.

Bizon, timsah, yılan, örümcek, kanguru, dingo, yarasa bölgenin hayvanları.
Yılan ve büyük örümceklerle henüz karşılaşmadık ama, diğerleri ile yakınlaştık.
Dingo, köpek türünden vahşi bir hayvan.
Yarasalar ise büyük bir kedi ebadında, Uçan Tilki diye adlandırılırlarmış.
Ağırlıkları 1,5 kg’a, kanat açıklıkları ise 1,5 metreye kadar varabilirmiş.
Sempatik kangurular ise yollardaki en büyük tehlike.
Özelikle akşam çökerken, alacakaranlıkta yollara atlamaları sürücülerin kabusu.
Güçlendirilmiş ön tampon, yani bullbar’ların buradaki adı Ru-Bar. Kangurunun Ru’su.

Avustralya’nın yerlileri Aborjinler.
Bu bölgede ise genel nüfusa oranları % 40.
Ama bir türlü topluma entegre olamamışlar.
Bunda anlaşılan İngilizlerin de sorumluluğu çok fazla.
Çeşitli yöntemlerle bu ırkı yok etmeye uğraşmışlar.
Şimdi ise özür dileme ve hatalarını telafi etme ruh halindeler.
Onlar ise hala geleneklerini ve atalarından bugüne gelen öğretilerini
Sürdürmek ve gelecek nesillere aktarmak azmindeler.

Bumerang ile tanıştık. Nesrin ilk denemesinde kendini vurdu. Voila!
Didgeridoo çalmayı denedik, Nesrin ilk seferde ses çıkarmayı başardı.
Bozüyük’lüyüm der ama, Aborjin kökleri var gibi sanki.

Aborjin’ler bütün ihtiyaçlarını doğadan karşılayan gezici bir toplum.
Geldikleri bölgede avlanırlar, meyva ve yiyebildikleri bitkileri tükettikten sonra
Bölgeyi ateşe verirlermiş.
Ne kadar korkunç değil mi?
Hayır değil !
Şu anda da aynı yöntem Avustralya Hükümeti’nin kontrolünde,
Milli Park Ranger’ları tarafından uygulanıyor.

Alaska’da da şahit olmuştuk.
Orman yangınları kendiliğinden oluşan ve de
Doğanın döngüsü içerisinde normal ve gerekli olan bir olgu.
Ormanın yanması, pek çok açıdan yararlı.
Karbon üretiliyor,
Zemindeki yaprak örtüsü yok ediliyor ki,
Tohumlar toprağa düşüp yeni bitki ve ağaçlar yetişebilsin.
Gumtree sınıfı ağaçların tohumları ise ancak alevle kaşılaşınca çatlayıp, yeşerebiliyorlar.
Ağaçların gövdeleri kararsa da, ertesi yıl yaprak vermeye ve yaşamaya devam ediyorlar.
Bugün, büyük yangınları da önlemek adına,
Ranger’lar kontrollü olarak küçük alanlar halinde, orman yakıyorlar.
Yırtıcı kuşlar ise yangından kaçan fare ve diğer mahlukatı avlamak üzere,
Yangının sınırında pür dikkat uçuyorlar.

Bundan sonraki rotamız Kimberley.
Cep telefonu yok, uydu telefonu var.
Asfalt yok. Toprak yol var.
Toprak yolda ondüle bir yapı var.
Sürat 10 km/saat’e kadar düşebilir,
Kırmızı toz her tarafımıza duhul edebilirmiş.
Outback böyle bir şeymiş.
Göreceğiz bakalım.

Nesrin – Kemal

Northern Territory Fotolar

15.08.2014 Kimberley ( Western Australia)

Kimberley batı Avustralya’nın kuzeyi.
Dantel gibi kıyısı, dramatik doğası ile tropik bir bölge.
Her yerden uzak, erişilmesi zor, yaşam şartlarının kolay olamadığı bir yer.
Aborjinler’e ait bölgelere ilgili Bakanlıktan izin alarak girmek mümkün.

1956 senesinde Doğudan batıya meşhur Gibb River Road yapılmış.
Amaç uçsuz budaksız alanlarda büyükbaş hayvancılık yapmak.
Yol ise hayvanları taşımak için lazım.

Kununarra ile Derby arasında 665 km toprak yol. Remote Outback !
Kuru sezonda bir greyder devamlı olarak düzeltmesine ragmen,
Ondüle olan yerler feci durumda. (Tırtır mı desek acaba?)
Sarsıntıdan araba ve Kozi’den gelen seslere inanamadık!
Lastik havalarını yarıya indir, sürati 15 km/saat’e düşür, Rahatla!

Sadece 4×4 araçlarla gidilebilen, derin su geçişleri olan 665 km yolda,
Bir yerde % 50 fazlasına mazot alabilir, ve patlayan lastiğinizi 130 TL’ya yamatabilirsiniz.
Keskin taşlar sebebi ile lastik patlaması çok sık. İki stepne taşımak şart.
Cep telefonu ile ancak oyun oynayabilirsiniz.

Yol üstündeki 10-15 muhteşem kanyonlara gitmek için
Girdiğiniz yan yolların durumu çok daha vahim.
Ama kanyonlar, şelaleler, müthiş manzaralar, inanılmaz doğa harikaları için
Bir haftada toplam 1000 km yaparak geçişimizi tamamladık.

Yolda bisikletli bir kadın, bir kaç motosikletli, günde de 10-15 civarında cip gördük.
Cipler şu anda üretilenler gibi cadde cipi değil, arazi için üretilmiş ve modifiye edilmiş makinalar.
Onlardan bile yolun kenarına terkedilmiş 3-5 adet gördük.
Kurtarıcı ancak 7.000 Dolara gelirmiş de ondan.

Toprağın rengi kırmızı.
Daha doğrusu; kulak, burun, boğaz dahil, bizim ve Kozi’nin her köşesine giren tozun rengi kırmızı.
Kırmızı toz; kir değil, buradaki yaşamın bir öğesi.
Yani temizlenmenin ve temizlemenin pek manası yok. Yut gitsin.

Saatle de işimiz yok artık.
Güneşle hareket ediyoruz.
Güneşle beraber kuş sesleri ve Günaydın.
Güneş batınca insan için uykudan başka yapacak bir şey yok.
Hayvanlar ve bitkiler de aynı ritimde.
Herşey Güneş’in doğuşu ve batışına endeksli.

En batıda Derby şehri ve onun kuzeyinde ‘Yatay Şelaleler’ var.
Güney Yarımküredeki ikinci büyük Gelgit bu yörede.
Denizin seviyesi her altı saatte bir tam 11.8 metre alçalıyor ve yükseliyor.
Bu arada gelgit ile koylara sular doluyor ve boşalıyor.
Ağzı daracık içerisi çok geniş ve derin olan arka arkaya iki adet lagünde ise
Suların dolma ve boşalma süratleri 20 knot’a ( 37km/saat) ulaşıyor.
Yani deniz şelale gibi akıyor ama yatay.
Süratli teknelerle suyla akmak ve suya karşı tırmanmak çok değişik bir histi.

Bitmez tükenmez yolların kabuslarından bir diğeri de ‘Road Train’ler.
Demir yolu yapmak ekonomik olmayınca taşıma işi ‘Yol Trenleri’ne kalmış
İri kıyım TIR Çekicisinin arkasına tak bakalım 5 adete kadar dorseyi,
Olsun sana Road Train.

İyi de, harekete geçmesi bir merasim, durması ise ayrı bir dert.
Australia büyük oranda düzlük olduğundan pek sorun yok aslında.
Ama Road Train’lerin yolunda olmayacaksın.
Acil durmaları söz konusu değil,
Çarpmak veya yolun dışına atmak hiç umurlarında değil.
Eğer yokuş yukarı durursa kalkması mümkün değil.
Önce bütün dorseleri birbirinden ayıracak, sonra herbirini tek tek yokuşun başına çıkaracak,
Ancak ondan sonra hepsini birbirine takıp yoluna devam edecek.
Road Train’i geçmek bir dert, geçilmek başka bir dert.

Başlıbaşına bir deneyimdi kısaca.

Nesrin – Kemal

Kimberly Fotolar

31.08.2014 Tropical Australia (Queensland))

Kozi ile Avustralya’nın kuzey doğusundaki tropik bölgedeyiz.
Dünyanın en büyük mercan ecosistemi
Great Barrier Reef’i hissetttik.
Gördük demek zor, çünkü 2.300 km uzunluğunda.
Biraz snorkeling, biraz helikopter.
Uzaydan görülebilen üç şeyden biri.
Diğerleri: Çin Seddi ve
Bahamalar’daki muhteşem turkuaz okyanus.

Heryer şeker kamışı tarlaları ve
Onları taşıyan minik raylı yük trenleri ile dolu.
Dahasında uçsuz bucaksız kumsallar,
Amerika’dakilere benzer güzel sahil kasabaları.
Artık Aborjinlere çok ender rastlanıyor.
Arabalar, süratleniyor ve modernleşiyor.

Mesafeler uzun.
Git git bitmez yollar.
Şöförler uyanık kalsın diye önlemler, levhalar.
Bir tanesini çok beğendik.
Rest or R.I.P.
Dinlen veya Huzur İçinde Uyu.
Biz de ıssız bir yolda, tek şeritli bir köprü öncesinde
Dur levhasını görmemiş ve devam etmişiz.
Polisin ceza makbuzu 341 Dolar.
Acıdı.

11.000 km’ye yakın yol yaptık.
2 tona yakın mazot harcadık.
Outback’ten dağarcığımıza güzel hatıralar ekledik.
Bundan sonraki Avustralya seyahatlerimiz
Landcruiser Troopy’lerle olacak.
Bizde sadece güzel intibalar bırakan Kozi ile ayrılma zamanı.
Yeni projeler, farklı vasıtalar, değişik tarzlar.

Nesrin – Kemal

Tropical Australia Fotolar

© 2023 DünyaKazan